Arthur Schopenhauer Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine seslikitap Schopenhauer
>> YOUR LINK HERE: ___ http://youtube.com/watch?v=OPl6RXX24WY
Sesli Kitap • ARTHUR SCHOPENHAUER - Seçkinlik ve Sıradanlık Üzerine • İçindekiler: • SEÇKİNLİK VE SIRADANLIK ..................................... • SEÇKİNLİK VE SIRADANLIĞIN DOĞASI .................. 00:45:55 • SANAT VE SEÇKİNLİK .............................................. 01:38:03 • EĞİTİM VE SIRADANLIK............................................ 01:53:27 • SEÇKİNLİK VE SIRADANLIĞIN İNSAN • ÇEHRESİNDEKİ BELİRTİLERİ ................................... 02:05:26 • GÜRÜLTÜYÜ KANIKSAMA NEYİN BELİRTİSİDİR? ..... 02:39:20 • • ...Ancak insanda bilgi, yani salt öz-bilinçten farklı olarak • başka şeylerin bilinci yüksek bir dereceye varmış ve • aklın ortaya çıkmasıyla öngörü ve dikkatlilik dediğimiz • düzeye yükselmiştir. Neticede onun hayatını tek başına • varoluş doldurmaz, onun hayatının içinde bilginin de • yeri vardır ve bu belli bir ölçüde kendi kişiliğinin dışında, • başka varlıklarda ve şeylerde bir ikinci varoluş demektir. • Fakat insandaki bilginin büyük bölümü dürtülerle sınırlıdır • ve bu dürtüler her ne kadar uzaktaki şeyleri içerse de • herhangi bir ayrıma tabi tutulmaksızın alındığında • yararlı bilgi adıyla anılır. • Diğer taraftan serbest bilgi, bir başka ifadeyle, belli bir • amacı veya hedefi olmayan bilgi onda genellikle anlama • merakının ve eğlenme arzusunun ötesine geçmez; • ama yine de herkeste en azından bu ölçüde belirgindir, • ne var ki eğer bu dürtüler ona belli bir rahatlama yahut • gevşeme sunacak olursa hayatının büyük bölümü • safi varoluş çemberinin dışına çıkmayacaktır. • Böylesine yaygın ölçekte tesadüf ettiğimiz sadece • şaşkın şaşkın bakınma ve boş vakit geçirme bunun • belirtisidir; esas olarak başka insanlarla ya aşırı derecede • sefil ve kıymetsiz sohbetle ya da bu kadarına bile • teşebbüs etmeksizin birlikte olmaktan ibaret olan • dostcanlılık da bundan farklı değildir. • Gerçekten insanlann çoğu, her ne kadar bunun açıkça • farkında olmasalar da, kalplerinin en derinlerinde düşünceye • hayatlannda mümkün olduğunca az yer vererek idare • etme kararındadırlar ve bu onların davranışlanna yön • veren en temel düsturdur, çünkü onlar için düşünme • en zahmetli yüktür. Dolayısıyla onlar uğraştıkları işin • gereklerinin kendilerini başka çıkış yolu bırakmaksızın • düşünmeye zorladığı kadar düşünürler ya da çeşitli eğlence • türlerinin, her ikisinin de en asgari düşünceyle idare • edilebilecek şekilde düzenlenmiş olduğuna • hükmedebileceğimiz gerek oyunların gerekse çene • çalmanın zorladığı kadar düşünürler ancak. • Ne var ki boş vakitlerinde böylesi imkânlardan mahrum • kalacak olurlarsa ellerine düşünce güçlerini zorlayan • bir kitap almak yerine, cam kenarına kurulup en • önemsiz olayları saatlerce ağzı açık seyredecekler • ve böylelikle bize Ariosto'nun cahilin can sıkıntısı deyişinin • canlı örneğini sunacaklardır. • Ancak akıl ya da düşünme melekesi gerekenin ötesine • geçtiğinde bilgi az veya çok, bizzat kendisi için kendinden • ötürü bir amaç haline gelir. Dolayısıyla herhangi birisinde • aklın, kendi doğal işini, yani iradenin amaçlarına hizmeti, • dolayısıyla şeylerin salt ilişkilerini kavramayı bırakıp da • kendisini bütünüyle nesnel bir tarzda meşgul edecek • duruma gelmesi tamamen sıradışı bir hadisedir. • Fakat asıl sanatın, şiirin ve felsefenin kökeni tam da • burada aranmalıdır ve bu yüzden bunlar öncelikle • bu iş için tasarlanmamış bir organ tarafından yaratılırlar. • Dolayısıyla akıl aslında efendisi, yani irade tarafından • zahmetli bir işe koşulan ve sabahtan akşama kadar • meşgul edilen, sürekli emre amade tutulan bir ırgat, • bir ücretli işçiden başka bir şey değildir. • Fakat bu ağır işlerin ırgatı bir saat boş kalsa, • hiçbir zorlama olmaksızın hemen kendi işini yapmaya • koyulur, sadece kendi zevki ve tatmini için yapar bunu, • öyle ki hiçbir çıkar, hiçbir şahsi ilgi onu buna zorlamaz, • işte o zaman bu hakiki sanat eseridir ve eğer ulu yüceliklere • çıkacak olursa bir deha eseridir. • ... • Hayatlarında bir kez olsun bir latife veya nükteli her • hangi bir şey onları canlandırıp neşelendirmemiştir; tam • tersine herhangi bir şey, en alt düzeyde bile düşünceyi • gerekli kılsa, bu onların nefretini çekmesi için yeterlidir. • Olsa olsa en kaba, en bayağı şakalar gülmelerini sağlar • onların; diğer zamanlarda her biri ciddi görünüşlü birer • hayvandır, bunun tek sebebi ancak öznel bir ilgiye güçlerinin • yetebilmesidir. Tam da bu yüzden kâğıt oyunları, elbette • para karşılığında, onlar için en uygun eğlencedir, • çünkü bu tıpkı müzik, dram, sohbet vb. gibi iradeyi sadece • bilgi alanı içinde tutmaz, harekete geçirir ve devingen • halde tutar, ki asıl olan ve ister istemez her yerde • karşılaşılan da budur. Kalan zamanlarda onlar iş adamıdır, • beşikten mezara alım satımla uğraşanlar, hayatın • getir götür işlerini yapanlardır. Zevkleri bütünüyle bedenidir, • çünkü başkaları için duyarlıkları yoktur...
#############################
